22 Mayıs 2012 Salı

Sizin Öteki Adınız "GURUR"



" Onlara karşı koyamayacağı bir savunma yapacağız! "

Hikaye böyle başladı.Çeyrek final serisinde Beşiktaş'ı 3-0 ile geçen Galatasaray yarı finale adını yazdırıyordu.Yarı finaldeki Banvit serisinde ise Koç Mahmuti'nin yukarıdaki sözü Galatasaray Basketbol tarihine "gurur dolu" bir sayfa açıyordu.

1-1 ile dönülen Bandırma'dan saha avantajı kapılarak seri Abdi İpekçi'ye taşınmıştı. Serinin 3.maçında Galatasaray müthiş savaşıp seriyi 2-1'e getiriyordu. Biz onlarla çoktan gurur duymuştuk bile.

2-1 olan serinin son maçında Galatasaray rakibe "karşı koyamayacağı bir savunma" yapıyordu. Galatasaray basketbol tribünü en efsane maçlarından birini çıkarıyordu. İpekçi artık cehennem olmaya başlamıştı.

3-1 ile geçilen Banvit serisinden sonra rakip Efes'i saf dışı bırakan Fenerbahçe'ydi. Saha avantajı dolayısıyla ilk iki maçı Sinan Erdem'de oynayan ve kaybeden Galatasaray seriyi 2-0'la İpekçi'ye taşıyordu. İpekçi'deki ilk maçta biz farkında olmadan gelecek sezonun mottosu yaratılıyordu: " Son topa kadar savaş! "

Futbol takımının tarihin en kötü sezonlarından birini yaşaması taraftarı dar bütçeli ama büyük yürekli bu takıma iyice bağlamıştı. 2-1'e getirilen serinin 4.maçı yine İpekçi'deydi. Fenerbahçe adına buradan çıkarılan bir galibiyet son maçta Sinan Erdem'de şampiyonluk kutlamak demekti. Kısıtlı rotasyonlu takım 4.maçta yeniliyor ve rakibine kendi evinde şampiyonluk kutlama fırsatı veriyordu.

Saha avantajını koruyan ve deplasmandan aldığı bir galibiyetle kupanın bir ucundan tutan Fenerbahçe, Sinan Erdem'de şampiyonluk kutlamalarına başlamıştı. Tutku-Andric oyunlarına çare bulamayan Spahija'yı Shipp'in son saniye basketi yıkıyordu. Kutlama yarıda kalmıştı.

Serinin son maçında Fenerbahçe'de Avrupa basketboluna son 10 yılda damga vurmuş Jasikevicius sazı eline alıyor ve kritik anlarda tecrübe farkı ön plana çıkıyordu. Seriyi kaybeden Galatasaray, kendi evinde ezeli rakibine şampiyonluk kutlatıyordu.

Ve maç sonu en üstteki efsane kare ortaya çıktı. Binlerce sayfanın anlatamadığı gururu tek bir kare anlatıyordu. Kupa kimsenin umrunda değildi.Bir bakır parçası onların verdiği emek,mücadele,hırsın yanında çok sönük kalırdı.

TBL finali Eurolague ön elemesini getirdi. Litvanya'da PAOK maçıyla başlayan ön elemelerde finalde ev sahibi Rytas'a "karşı koyamayacakları bir savunma" yapılıyordu. Aynı anda futbol takımının Ankaragücü maçına giden taraftarlar 19 Mayıs Stadı'nı "Mahmuti" diye inletiyorlardı.

Ligin ilk haftalarında rakipler Banvit,Karşıyaka,Efes gibi ligin kaliteli takımlarıydı.Hafta aralarındaki Euroleague maçları da göz önünde bulundurulduğunda çok zorlu bir periyot söz konusuydu.

Sezona fikstür azizliğine müthiş bir başlangıç yapan takım maçın her anında "takım" bilincini bizlere hissettiriyordu. Sezona erken başlamanın da etkisiyle zaman zaman ivme kaybediliyor ve ligde Efes,Fenerbahçe ve Beşiktaş maçları kaybediliyordu.

Eurolague'de ise tecrübe farkı büyük takımlara karşı sıkıntı yaşatıyor ancak kazanılması gereken maçlar kazanılıyordu. Kendi ayarımızda olan Kazan'a ise Domercant'ın son saniye üçlüğüyle boyun eğiyorduk.

Euroleague'de taraftar-takım yani "aile" bağlamı açısından dönüm noktası olan Barcelona maçında ilk yarı fark yiyen takım ikinci yarı rakibinin üstüne kabus gibi çöküyordu. Sanki o gün için söylenmişti "Taraftarınla savaş!"

Union ve Prokom galibiyetleri gruptan çıkmak için yetiyordu. Prokom karşısında çok zorlanan takım taraftarının da desteğiyle uyanıyor, Jamon Gordon'ın son saniye üçlüğüyle maçı uzatmalara taşıyordu. Uzatmalarda Prokom'u deviren Galatasaray Union'u da kolay geçiyordu. Kazan deplasmanında çıkılan olası grup üçüncülüğü maçı kaybediliyor ve grup 4.sırada tamamlanıyordu.

İkinci grupta rakipler CSKA,Olympiakos ve Efes'ti. Tarihin en güçlü kadrolarından birini kurmuş CSKA için ikincilik başarısızlık demekti. Efes ise Final Four İstanbul için büyük bütçe harcamış yerli yıldızlarının Vujacic,Savanovic gibi yabancı yıldızları da eklemişti. Galatasaray'dan sonra grubun en zayıf halkası olarak görülen takım ise daha sonra şampiyon olacak olan Olympiakos'tu.

Sinan Erdem'deki ilk maçta alan savunmasına Savanovic ve Vujacic cezayı kesiyordu. Taraftarının müthiş desteğine rağmen maçı kaybeden Galatasaray ayakta alkışlanıyordu. Maç sonrası yapılan yorumlarda ise Galatasaray için ortak görüş bir galibiyetin büyük başarı olacağı yönündeydi.

Maç sonrası bir türlü verim alınamayan Songaila ile yollar ayrılmıştı.

İkinci maçta Olympiakos, Sloukas'ın son saniye mucize basketiyle maça tutunuyor ancak Galatasaray bu son saniye basketine müthiş bir ters reaksiyon gösterip maçı kazanıyordu.Galatasaray taraftarıyla savaşmıştı. Zorlu CSKA deplasmanında  kaybedilen maça rağmen oynanan oyun İpekçi'deki maç için herkese "acaba" dedirtmişti.

İpekçi'deki CSKA maçında sahaya tribünden balyozlar iniyor ve bu dar bütçeli büyük yürekli takım yıldızlar topluluğu CSKA'ya ilk mağlubiyetini tattırıyordu. Onlarla gurur duyuyorduk.

İç sahadaki Efes maçında rövanş alınmış "bir galibiyet alsa büyük başarı" denilen takım iç sahada yenilmemiş,şampiyon Olympiakos'a ise son maçta elenmişti.

"Taraftarınla Savaş" en fazla bu takıma yakışıyordu. Galatasaray Basketbolu bir Peri Masalı Hikayesi bu hikayenin yazarı ise Mahmuti'ydi.

Euroleague'den elendikten sonra Efes deplasmanından rahat bir galibiyetle dönülüyordu. Daha sonra ise Fenerbahçe'ye karşı müthiş bir savunmayla Beşiktaş'a karşı ise müthiş bir hucum performansıyla ilk maçların cevabı veriliyordu.

Normal sezonu alnının akıyla lider bitiren Galatasaray çeyrek finalde Tofaş'ı rahat geçti.Yarı finalde ise Fenerbahçe'yi rahat geçen Beşiktaş'la eşleşti. Galatasaray istese normal sezonu lider bitirmeyip kendiyle birlikte ligin en iyi takımı olan Beşiktaş'la eşleşmeyebilirdi. Ancak geçen sezon Mahmuti'ye Olin maçı için küfür edenler nedense bunu görmezden geldiler.

Geçen sezonun katili Recep Ankaralı'ydı.Bu sezon bazılarının tetikçileri ise Engin Kennerman ve Murat Biricik oldu. Saha içi detaylara girilecek bir durum yok. İkinci maçta ve dördüncü maçtaki ince doğramaları herkes gördü.

Sonuç ne olursa olsun bu takımla her Galatasaray taraftarı gurur duydu. Efes maçında Furkan'ın kendini yerden yere atması,Sloukas'ın üçlüğü sonrası takım halinde isyan,Barcelona maçında skora isyan,CSKA maçının her anında verilen mücadele...

Onun için sizin öteki adınız "gurur" .

Jaka,Jamon,Gökselin,Tutku,Ender,Furkan,Andric,Shipp,Shumpert,Djedovic,Savovic,Songaila,Cevher,Evren, Kaptan Haluk Yıldırım,Koç Mahmuti !

Sizlerle gurur duyuyoruz!


Geçen sezon kaybedilen final serisi sonrası açılan pankart geçen sezonu olduğu gibi bu sezonu da özetledi: "Söyle ASLAN YÜREKLİ HOCAM hangi şampiyonluk sizin yüreğinizden daha büyük? "




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder