Önce şunu okudum. Hadise'den:
Ya nazara geliyo, ya mezara gidiyo
Gerçek şu ki; aşkın ömrü var
Savaşmazsak eğer
Çabamı göremiyo, hazıra konuyo
Kıpırdamıyo kalbimi kırıyor ve
Büyüsü bozuluyor
Ne desem olmuyo olmuyo
Sabrımı artık zorluyo
Aşkından bıktım kalemi kırdım
Mecburen söyle birkaç cümle
Yaydan çıkan ok geri dönemez
Kimse kararımı değiştiremez
Ben daha başka ne söyleyeyim?
Mesajımı almıştır o
Sonra bunu okudum. Bulutsuzluk Özlemi'nden:
Zefir radyoları var ya
Biriket duvarlardaa
Sesini duydum onlardan
Sarındım akçora gömleğine
Uyu
Devam et dedi muavin
Yolda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Solda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Sararmış tütün tarlası
İlerde beyaz yaşmaklı
Al basmadan giysiyle
kadınlar çalışıyorlar
Yüce dağlar karşıda mor
En yükseği en önce gördü
Solda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Solda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Küçük bir çocuk
Yeni uyanmış gözleri mahmur
Muavin de çocuktu
Fakat
Uykusuzdu bağırırken
Solda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Solda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Bir köy var çok uzakta
Beyazdan minaresi
Kırmızı damlı evleriyle
Köyümüzdür varmasak da
Yanımda oturan belli ki oradan
Bana biraz yandan baksa da
Solda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Solda güneş yükseliyordu
Güneye giderken
Sonra oturdum saygı duydum.
Sonuçta şarkı sözlerinde Ege'yi betimleyen adamlardan bahsediyoruz.
Yazı sonu cümlesi yine Bulutsuzluk Özlemi'nden:
"Ooo biri anlatsın hemen nedir bu normal?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder