24 Temmuz 2012 Salı

Siz Giderken..






Romantiklikten öte.
Romantiklik deyip geçiştirmek Galatasaray Basketbol'unu diriliş kitabına bir harf yazan herkese ayıp olur.
2010-2012 arasını İpekçi yollarını aşındıranlar, "THİS İS İPEKÇİ NO WAY OUT!" diyenler ne demek istediğimi daha kolay anlar.

Belki de sadece onlar anlar.

Bir sayfa kapatılıp yeni bir sayfayı açılırken:

"Keşke 2010-2011 sezonu hiç bitmeseydi..."

6 Haziran 2012 Çarşamba

-e rağmen

Sen yorulursun,terlersin,çırpınırsın ama hiçlik onun tek bir hareketine bakar.

İşte bu ne kadar adilse,hayat da o kadar adil.

Asıl başarı ise ne olursa olsun "-e rağmen" demek ve "-e rağmen" inanmaktır.

İnan ve yıkılma

"-e rağmen" ..

27 Mayıs 2012 Pazar

Tek doz Süreya



Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Cemal Süreya

Üvercinka










Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
                                                              kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
                           Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse 

                                                  değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna

                                                            diziyorlar
Bütün kara parçalarında
                            Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
                           Afrika hariç değil
 

25 Mayıs 2012 Cuma

Benvenuto



Sonunda Galatasaray gibi büyük bir kulüp ve camianın formasını giyeceğim için çok mutluyum. Geçen seneden beri ısrarla benim transferim için uğraşan idari kadroya ve bu transferin gerçekleşmesine olanak sağlayan şube başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Ben de bana duyulan bu güveni boş çıkarmamak için elimden geleni yapacağım, bundan emin olabilirsiniz. Umarım birlikte güzel zaferler kazanacağız. Leo bana kulübün ortamının ve organizasyonunun ne kadar mükemmel olduğunu defalarca anlattığı için ilk defa boy göstereceğim Türkiye’ye kafaca çok rahat ve hazır geliyorum. Taraftarlarımızla birlikte güzel günler yaşamayı arzuluyorum.

Simona Gioli

Benvenuto (hoşgeldin) Simona Gioli

+2 " Kazanacak çok kupa var seninle "



Calderon,Neriman,Gioli..

Hedefler büyük, idealler zaten büyük.

Kaptan 2 yıl daha bizimle.

Kazanacak çok kupa var seninle !

22 Mayıs 2012 Salı

Sizin Öteki Adınız "GURUR"



" Onlara karşı koyamayacağı bir savunma yapacağız! "

Hikaye böyle başladı.Çeyrek final serisinde Beşiktaş'ı 3-0 ile geçen Galatasaray yarı finale adını yazdırıyordu.Yarı finaldeki Banvit serisinde ise Koç Mahmuti'nin yukarıdaki sözü Galatasaray Basketbol tarihine "gurur dolu" bir sayfa açıyordu.

1-1 ile dönülen Bandırma'dan saha avantajı kapılarak seri Abdi İpekçi'ye taşınmıştı. Serinin 3.maçında Galatasaray müthiş savaşıp seriyi 2-1'e getiriyordu. Biz onlarla çoktan gurur duymuştuk bile.

2-1 olan serinin son maçında Galatasaray rakibe "karşı koyamayacağı bir savunma" yapıyordu. Galatasaray basketbol tribünü en efsane maçlarından birini çıkarıyordu. İpekçi artık cehennem olmaya başlamıştı.

3-1 ile geçilen Banvit serisinden sonra rakip Efes'i saf dışı bırakan Fenerbahçe'ydi. Saha avantajı dolayısıyla ilk iki maçı Sinan Erdem'de oynayan ve kaybeden Galatasaray seriyi 2-0'la İpekçi'ye taşıyordu. İpekçi'deki ilk maçta biz farkında olmadan gelecek sezonun mottosu yaratılıyordu: " Son topa kadar savaş! "

Futbol takımının tarihin en kötü sezonlarından birini yaşaması taraftarı dar bütçeli ama büyük yürekli bu takıma iyice bağlamıştı. 2-1'e getirilen serinin 4.maçı yine İpekçi'deydi. Fenerbahçe adına buradan çıkarılan bir galibiyet son maçta Sinan Erdem'de şampiyonluk kutlamak demekti. Kısıtlı rotasyonlu takım 4.maçta yeniliyor ve rakibine kendi evinde şampiyonluk kutlama fırsatı veriyordu.

Saha avantajını koruyan ve deplasmandan aldığı bir galibiyetle kupanın bir ucundan tutan Fenerbahçe, Sinan Erdem'de şampiyonluk kutlamalarına başlamıştı. Tutku-Andric oyunlarına çare bulamayan Spahija'yı Shipp'in son saniye basketi yıkıyordu. Kutlama yarıda kalmıştı.

Serinin son maçında Fenerbahçe'de Avrupa basketboluna son 10 yılda damga vurmuş Jasikevicius sazı eline alıyor ve kritik anlarda tecrübe farkı ön plana çıkıyordu. Seriyi kaybeden Galatasaray, kendi evinde ezeli rakibine şampiyonluk kutlatıyordu.

Ve maç sonu en üstteki efsane kare ortaya çıktı. Binlerce sayfanın anlatamadığı gururu tek bir kare anlatıyordu. Kupa kimsenin umrunda değildi.Bir bakır parçası onların verdiği emek,mücadele,hırsın yanında çok sönük kalırdı.

TBL finali Eurolague ön elemesini getirdi. Litvanya'da PAOK maçıyla başlayan ön elemelerde finalde ev sahibi Rytas'a "karşı koyamayacakları bir savunma" yapılıyordu. Aynı anda futbol takımının Ankaragücü maçına giden taraftarlar 19 Mayıs Stadı'nı "Mahmuti" diye inletiyorlardı.

Ligin ilk haftalarında rakipler Banvit,Karşıyaka,Efes gibi ligin kaliteli takımlarıydı.Hafta aralarındaki Euroleague maçları da göz önünde bulundurulduğunda çok zorlu bir periyot söz konusuydu.

Sezona fikstür azizliğine müthiş bir başlangıç yapan takım maçın her anında "takım" bilincini bizlere hissettiriyordu. Sezona erken başlamanın da etkisiyle zaman zaman ivme kaybediliyor ve ligde Efes,Fenerbahçe ve Beşiktaş maçları kaybediliyordu.

Eurolague'de ise tecrübe farkı büyük takımlara karşı sıkıntı yaşatıyor ancak kazanılması gereken maçlar kazanılıyordu. Kendi ayarımızda olan Kazan'a ise Domercant'ın son saniye üçlüğüyle boyun eğiyorduk.

Euroleague'de taraftar-takım yani "aile" bağlamı açısından dönüm noktası olan Barcelona maçında ilk yarı fark yiyen takım ikinci yarı rakibinin üstüne kabus gibi çöküyordu. Sanki o gün için söylenmişti "Taraftarınla savaş!"

Union ve Prokom galibiyetleri gruptan çıkmak için yetiyordu. Prokom karşısında çok zorlanan takım taraftarının da desteğiyle uyanıyor, Jamon Gordon'ın son saniye üçlüğüyle maçı uzatmalara taşıyordu. Uzatmalarda Prokom'u deviren Galatasaray Union'u da kolay geçiyordu. Kazan deplasmanında çıkılan olası grup üçüncülüğü maçı kaybediliyor ve grup 4.sırada tamamlanıyordu.

İkinci grupta rakipler CSKA,Olympiakos ve Efes'ti. Tarihin en güçlü kadrolarından birini kurmuş CSKA için ikincilik başarısızlık demekti. Efes ise Final Four İstanbul için büyük bütçe harcamış yerli yıldızlarının Vujacic,Savanovic gibi yabancı yıldızları da eklemişti. Galatasaray'dan sonra grubun en zayıf halkası olarak görülen takım ise daha sonra şampiyon olacak olan Olympiakos'tu.

Sinan Erdem'deki ilk maçta alan savunmasına Savanovic ve Vujacic cezayı kesiyordu. Taraftarının müthiş desteğine rağmen maçı kaybeden Galatasaray ayakta alkışlanıyordu. Maç sonrası yapılan yorumlarda ise Galatasaray için ortak görüş bir galibiyetin büyük başarı olacağı yönündeydi.

Maç sonrası bir türlü verim alınamayan Songaila ile yollar ayrılmıştı.

İkinci maçta Olympiakos, Sloukas'ın son saniye mucize basketiyle maça tutunuyor ancak Galatasaray bu son saniye basketine müthiş bir ters reaksiyon gösterip maçı kazanıyordu.Galatasaray taraftarıyla savaşmıştı. Zorlu CSKA deplasmanında  kaybedilen maça rağmen oynanan oyun İpekçi'deki maç için herkese "acaba" dedirtmişti.

İpekçi'deki CSKA maçında sahaya tribünden balyozlar iniyor ve bu dar bütçeli büyük yürekli takım yıldızlar topluluğu CSKA'ya ilk mağlubiyetini tattırıyordu. Onlarla gurur duyuyorduk.

İç sahadaki Efes maçında rövanş alınmış "bir galibiyet alsa büyük başarı" denilen takım iç sahada yenilmemiş,şampiyon Olympiakos'a ise son maçta elenmişti.

"Taraftarınla Savaş" en fazla bu takıma yakışıyordu. Galatasaray Basketbolu bir Peri Masalı Hikayesi bu hikayenin yazarı ise Mahmuti'ydi.

Euroleague'den elendikten sonra Efes deplasmanından rahat bir galibiyetle dönülüyordu. Daha sonra ise Fenerbahçe'ye karşı müthiş bir savunmayla Beşiktaş'a karşı ise müthiş bir hucum performansıyla ilk maçların cevabı veriliyordu.

Normal sezonu alnının akıyla lider bitiren Galatasaray çeyrek finalde Tofaş'ı rahat geçti.Yarı finalde ise Fenerbahçe'yi rahat geçen Beşiktaş'la eşleşti. Galatasaray istese normal sezonu lider bitirmeyip kendiyle birlikte ligin en iyi takımı olan Beşiktaş'la eşleşmeyebilirdi. Ancak geçen sezon Mahmuti'ye Olin maçı için küfür edenler nedense bunu görmezden geldiler.

Geçen sezonun katili Recep Ankaralı'ydı.Bu sezon bazılarının tetikçileri ise Engin Kennerman ve Murat Biricik oldu. Saha içi detaylara girilecek bir durum yok. İkinci maçta ve dördüncü maçtaki ince doğramaları herkes gördü.

Sonuç ne olursa olsun bu takımla her Galatasaray taraftarı gurur duydu. Efes maçında Furkan'ın kendini yerden yere atması,Sloukas'ın üçlüğü sonrası takım halinde isyan,Barcelona maçında skora isyan,CSKA maçının her anında verilen mücadele...

Onun için sizin öteki adınız "gurur" .

Jaka,Jamon,Gökselin,Tutku,Ender,Furkan,Andric,Shipp,Shumpert,Djedovic,Savovic,Songaila,Cevher,Evren, Kaptan Haluk Yıldırım,Koç Mahmuti !

Sizlerle gurur duyuyoruz!


Geçen sezon kaybedilen final serisi sonrası açılan pankart geçen sezonu olduğu gibi bu sezonu da özetledi: "Söyle ASLAN YÜREKLİ HOCAM hangi şampiyonluk sizin yüreğinizden daha büyük? "




20 Mayıs 2012 Pazar

Usta




En son yaptığı büyük iş 2006 Dünya Kupası'nda yarı finalde ülkesini finale, ev sahibi Almanya'yı ise üçüncülük maçına göndermesiydi.

Adı kadar büyük bir kariyerinin olup olmadığı hep tartışıldı. Kimileri kariyerinin ismi kadar büyük olmadığını, kimileri ise isminin kariyeri kadar büyük olmadığını düşünüyordu.

1993'te başlayan hikaye 2012'de Napoli maçının 70. dakikasında bitti.

İsmi,kariyeri hep tartışıldı.

Ama tartışılmaz olan onun gerçek bir "usta" olduğu idi.



16 Mayıs 2012 Çarşamba

Los Galacticos


Herkes arşivlesin diye.



90's






Hagi,Raul,Zidane,Kluivert,Lehmann..


Galatasaray,Real Madrid,Juventus,Ajax,Dortmund..


Hoşgeldin 90'lar.

Matadorluk Senin Neyine?

Adam gibi adam Mehmet Topal'ın matadorluk çabaları sırasında yaşadığı korku dolu anlar.


Baba

Hollanda'da De Graafschap küme düşüyor. Takımın orta saha oyuncusu Rogier Meijer saha ortasında yıkılmış kalmış, tribünden inen kızı Saar babasına doğru koşuyor ve minik eliyle omzuna dokunarak teselli etmeye çalışıyor. Olağanüstü bir futbol sahnesi.
(petitinyeri)



11 Mayıs 2012 Cuma

90's





Ne Böyle Sevdalar Gördüm Ne Böyle Ayrılıklar



Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.

Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni.

Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.
İlhan Berk

10 Mayıs 2012 Perşembe

Nerede Kalmıştık?





Favori yok.

CSKA'nın kadrosu ağır basıyor.
Obradovic ile Pana'nın benchi ağır basıyor.
Diamantidis,Kirilenko özel adamlar.
Krstic,Teodosic'in ne yapacağı önemli.
Güzel adam Shved.

Siskauskas'ın en sevdiği maçlar topun el yaktığı maçlar.
CSKA'yı şampiyon yapacak maçlar Galatasaray ve Bilbao deplasmanı olabilir.
CSKA demişken Smodis vardı ne oldu ona?

Sato geçen yıl yarı finalde harika oynamıştı.
Büyük maçlara yürek koyan adam Mike Batiste.
Diğer yürek koyan adam Tsartsaris.
Logan'dan gelecek ekstra katkı önemli.
Kaimakoglou iki uçlu değnek.
Pana'nın Siskauskas'ı Jasikevicius.
GATE 13 faktörüyle Sinan Erdem, OAKA'ya döner mi? Döner.

Barcelona favori

Navarro,Huertas,Eidson Barcelona'nın özel adamları.
Navarro faktörü...
Lorbek fark yaratır.
Joe İngles, İpekçi'de çılgın atmıştı.
Fran Vazquez, Barcelona futbol takımındaki Pedro.

Navarro'nun karşısındaki adam Spanoulis.
Spanoulis de özel adam.
Sloukas garip adam.
İvkovic...
Hines her geçen tur vites arttırıyor.
Pero Antic ne işe yarar?
Gecevicius,Printezis,Papanikolaou,Sloukas çok parladılar,parlıyorlar.


İlk güne dair:

Pana-CSKA maçı merakla bekleniyor.
Olympiakos'un gençleri Barcelona'ya zorluk çıkarır mı?

Sevgilim Ben Şimdi





Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi

Cemal Süreya

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Özel Adam

2011 Dublin finalinde tilki diye tabir edilen çok büyük ceza alanı golcüsü.


2012 Bükreş finalinde çok büyük golcü.


Gün geçtikçe daha da özelleşiyor.

Galiptir Bu Yolda Mağlup





9 Mayıs Bükreş finalinin kazananı endüstriyel futbola karşı saf altyapı ile karşı koyan Bilbao'dur !

Bu dökülen gözyaşlarının başka bir açıklaması olamaz.


90's





Bir İhtimal Daha Var


O da şampiyonluk mu dersin?

8 Mayıs 2012 Salı

Yersiz Bir Yazı (3) "Renkli Gözlü Adam"

Kış sertliğini yitirmiş kendini yavaş yavaş ilkbahara teslim ediyordu. Ali Sami Yen karakıştan kurtulup "Kutsal Mayısa "doğru yol almanın haklı coşkusu içindeydi. Sonuçta Ali Sami Yen için Mayıslar kutsaldı.

Şampiyonluk yarışı son hızla devam ediyordu. İlkbahar'a yaklaşan Ali Sami Yen havasını bilirsiniz. İlkbahar'a yaklaşan Ali Sami Yen gününe umutla kalkardınız, stada umutla giderdiniz,umutla girerdiniz. Televizyon başına bile umutla otururdunuz. Çünkü "Mayıslar" bizimdi.

Umut dolu şampiyonluk yürüyüşünde rakip Gençlerbirliği idi. Ali Sami Yen o gün gelin gibi süslenmemişti ama yine de Mecnun'u Galatasaray'a ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyordu. 

Onun içindir ki Kapalı'dan yeşil zemine balyozdan yumruklar iniyordu. 

Galatasaray kilidi ilk yarıda açamamıştı. Rakip zorluydu,şampiyonluk yolunda puan kaybetmeye kimsenin tahammülü yoktu. Kimse umudunu kaybetmemişti. Çünkü Mayıs geliyordu,Mayıs demek umut demekti,Mayıslar bizimdi.

Renkli gözlü adam soğuktu,yüzü pek gülmezdi,duygularını belli etmezdi. Renkli gözlü adam İlkbahar'a yaklaşan Ali Sami Yen akşamında iyi değildi. Kenara çağırılmıştı. Yüzü asıktı her zamanki gibi. Yerine giren adam Ali Sami Yen ilkbaharlarını kendisine adadığımız adamdı.

İlkbaharları kendisine adadığımız adam Renkli Gözlü Adam'ın yerine girerken koşarak ceza alanına yöneldi. Kapalı'nın sağ tarafındaki kale içine doğru sağ kanattan gönderilen topa ilkbaharları adadığımız adam oyuna girdikten 10 saniye sonra dokundu. O esnada renkli gözlü adamın oyundan çıktığı için arkası dönüktü. O dokunuş topu filelere yollarken Ali Sami Yen' Kapalı'sından yeşil zemine bir balyozdan yumruk daha iniyordu. Bu seferki daha gürültülüydü. Gürültüden olsa gerek Renkli Gözlü Adam arkasına döndü. Arkasına döndüğü an topu filelerde gördü. Dokunuşu yapan İlkbaharları adadığımız adamdı. Zaten kendisine İlkbaharları adadığımız gün yine Kapalı'nın sağ tarafındaki kalede Parken'e giden yolu açmıştı.

 İlkbahardı ama soğuktu. Klasik bir gündüzleri sıcak,akşamları soğuk bir ilkbahar akşamıydı. Ali Sami Yen'deki sıcaklık Kutsal Mayıs yaklaştığı içindi.

Çok az gülen,soğuk yüzlü Renkli Gözlü Adam bir çocuk gibi seviniyordu. Renkli gözlerindeki sıcak gülümseme ilkbahar akşamında Numaralı'nın altına bir güneş doğurmuştu.

İstanbul'da yaz yerini Sonbahar'a bırakırken Renkli Gözlü Adam, Parayı Seven Adam'a tercih edildi. İçinde sıcak bir gülümseme olan her hikayenin yaşadığı hazin sondu bu.

Çok kimse üzülmedi. Çünkü Parayı Seven Adam'ın ismi daha büyüktü. Belki de o yüzden parayı seviyordu.

Renkli Gözlü Adam az güldü, çok iş yaptı. 
Renkli Gözlü Adam az konuştu, çok iş yaptı.



Renkli Gözlü Adam 


Baharları Adadığımız Adam(Baharları Adadığımız Akşam)


Parayı Seven Adam (Renkli Gözlü Adamın Gidişi Sonrası)




Selam olsun sana Renkli Gözlü Adam.

       Vefa sadece İstanbul'da bir semt adı değildir.